Hatay il merkezine 23 km uzaklıkta olan Altınözü Suriye ile komşu ve denizi olmayan ilçedir. Altınözü adının Osmanlılar zamanında verildiği, o dönemde Fatikli Mahalle’sinde düzenlenen tapu kayıtlarından anlaşılıyor. Altınözü, Araplar tarafından alınmasından sonra kale tipi şato anlamına gelen Kasır diye anılmış zaman içerisinde halk arasında Kuseyr denilmiştir.
Altınözü’nde günümüze ulaşan eserler arasında en önemlisi Koz Kalesi’dir.
Koz Kalesi
Kozkalesi Köyü yakınında olup, Kürşat Kalesi olarak da tanınmaktadır. Çevreye göre yüksek bir kayalık üzerindeki kale, kalın duvarlarla güçlendirilmiştir.
Kalenin büyük bir bölümü harap olmakla beraber, güney tarafında kaleye 100 m. uzaklıkta ki burcu iyi durumdadır. Nesli kaleye girmek için merdivenlere yöneldi bile.
Altınözü-Antakya yolunda bir tepe üzerinde güvenliği sağlamak için Antakya Prensliği döneminde yapıldığı sanılan kalede Antakya Latin Patriği ikamet etmiştir. Kale 1515 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Kale kapısından girişte yıkılmış basamaklardan çıkarak oldukça dar bir koridora giriyoruz. Gördüğünüz gibi kollarımın açıklığı kadar mesafe var. Kale dar pencerelerden dışarıyı görüyor.
Kalede belli bir noktadan sonra artık ilerleyemiyoruz. taş ve moloz yığınları ile kapalı.
Koz Kalesine yürüyerek gelecekler için yürüme yolları mevcut.
Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Koz Kalesinden sonra ilginç bir hikayesi olan Gelinler Dağı’na gidiyoruz.
Gelinler Dağı
Buraya gelmekteki amacımız bu dağda Peri bacalarının bulunmasını duymamız oldu. Her ne kadar Kapadokya’daki Peri bacalarına benzemese dense de görülmeye değer dedik. Keşfetme duygusu ve her zaman ki gibi yeni bir yer görme tutkusu ile yola çıktık. Altınözü’nü Yunushan’a bağlayan yolun köyün girişine yaklaşık 3 km uzaklıkta sağda “Gelinler Dağı– Nekropol Alanı” yazan tabelayı görünce toprak yola saptık. Toprak yol çok kötü değil (biz daha ne kötü yollar gördük).
Yolun girişinden itibaren sol tarafta kaya mezarları sıralanmaktaydı.
Hemen hepsi basık kemerli bir girişe ve dikdörtgen şekilli bir kapıya sahip. Bir kısım mezarlar, girişlerindeki süslemeler ve sütun kabartmaları ile bir tapınak cephesini andırmaktaydılar.
Gelinler Dağı’na doğru gidiyoruz. Gelinler Dağı’nda MÖ III ve I. yy arasında Roma ve Bizans dönemlerinde bir yerleşim yeri bulunuyordu. Burada yaşayanlar, kayalara oyulmuş evlerde yaşamlarını sürdürmüşler.
Yolda Delikli Taş tabelası gördük.
Delikli Taş
Tabelada ki hikaye ilginç.İnanışa göre 1 yıl içerisinde 3 kez bu taşın içerisinden geçenlerin dilekleri kabul oluyormuş. Hastalıklarına çare arayanlar, stres içinde olanlar bu taştan geçerek dertlerinden kurtuluyorlarmış.
Ancak kafa karıştıran buraya gelip aynı gün üç kez geçince mi yoksa üç ayrı günde mi geçilecek. Orada rastladığımız gençler bir daha gelemeyiz deyip üç kez ardı ardına geçtiler. Arka tarafta merdivenle çıkılan delikten hoooppp kayıverdiler.
Arka taraf Ön taraf
Neyse biz yolumuza Gelinler Dağına doğru gidiyoruz. Gelinler Dağı oldukça geniş bir alan. Karşıdan baktığımızda tepelere kadar taş yığınları var.
Kapadokya’dakiler kadar olmasa da peri bacalarına benziyorlardı. Yağmur ve yeraltı sularının etkileriyle kireç taşı arazide peri bacalarını andıran kaya şekilleri oluşmuş. Vadinin sanki her tarafı bu tür kayalarla doluydu. Uzaktan bakınca, başlarında çeyiz taşıyan sıra sıra insanları çağrıştırıyor. Neden böyle bir çağrışım yapıyor. Çünkü burada ki efsane bununla ilgili.
Efsaneye göre; karşı köyden bir ağa karısının üzerine kuma getirmektedir. Yeni gelin ve gelinin çeyiz bohçalarını başlarının üzerinde getiren gelin alayı bu tepeleri aşıp köye gelmekte. Ağanın karısı buna içerler ve “hepiniz taş olasınız” diye beddua eder. Gelin alayı bir anda taşa keser, işte bu yüzden buraya Gelinler Dağı denmiş.
Hatay’da zeytin tarımının en yoğun olduğu ilçedir ve ilçede Tokaçlı mahallesinde Zeytinyağı Müzesi bulunmaktadır. Bugüne kadar sizlerle Para Müzesinden Fıstık Müzesine, Hamam Müzesinden Mozaik Müzelerine (Gaziantep, Hatay); Panorama Müzelerinden (Samsun, İstanbul, Bursa) Oyuncak Müzesine kadar değişik müzeleri gezdik. Şimdi yine değişik bir müzeye gidiyoruz. Altınözü ilçe merkezine 2 km uzaklıkta olan Tokaçlı Zeytin Müzesine.
Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Tokaçlı Zeytin Müzesi
Zeytinin mitolojide ki adı “Ölümsüz Ağaç“tır. İlyada Destanı’nda Homeros, zeytinin ölümsüzlüğü için “Ben herkese aitim ve kimseye ait değilim, sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım”. Zeytin; bazen başarılı bir sporcunun şampiyonluk tacı, bazen iki ülke arasında barış sembolü, bazen mabetlerin aydınlatılmasında bir araç, bazen tanrıça Afrodit’in güzelleşmek için yüzüne sürdüğü bir iksir ama en önemlisi sofralarımızın vazgeçilmezi olarak karşımıza çıkar. Kısacası tarihi bin yılları bulan zeytin hikayeleri ile iz bırakmış bir miras değeri. Ülkemizin değişik köşelerinde zeytin müzeleri bulunmakta. Bizim yolumuz Altınözü ilçesine bağlı Tokaçlı mahallesindeki Tokaçlı Zeytin Müzesine uzandı.
Müze bölgenin ilk zeytin müzesi olma gururunu taşımakta. 300 yıllık zeytinyağı sıkma atölyesi restorasyon çalışmalarıyla müzeye dönüştürülmüş.
Anadolu’daki zeytin ağacının tarihi serüvenini görsellerle yaşamakta ve zeytin ve zeytinyağı üretimine doğru tarihi bir yolculuğa çıkmaktasınız.
Maria Ana Rum-Ortodoks Kilisesi
Türkiye’nin tek Arap Ortodoks köyü olan Tokaçlı Köyü’nde Meryem Ana isimli Rum-Ortodoks kilisesi bulunmakta. Kilisenin çok eski dönemlerde inşa edildiği günümüzdeki halini ise 1891 yılında aldığı belirtilmektedir.
Giriş kapısının yanında eski Ahitte söz edilen on emrin anlatıldığı mermer yazıt vardır. Çatısına bitişik bir çan kulesi bulunmaktadır. Çan kulesi, ibadet zamanlarında ve köyde bir ölüm gerçekleştiğinde olmak üzere iki amaç için kullanılmaktadır. (Maalesef depremde ağır hasar aldı)
Tokaçlı’dan Altınözü merkezde cam terası görmeye gidiyoruz. Biz cam teras ile ilk kez Amerika gezimizde Grand Canyon’da bulunan yerden 2000 ft yükseklikteki Skywalk olarak adlandırılan cam terası ile tanıştık. O zaman ülkemizde de olmasını istemiştik. Şimdilerde ülkemizin birçok yerinde cam teraslar yapılmaya başlandı. İşte onlardan birisine gidiyoruz.
Cam Teras
Altınözü 15 Temmuz Milli İrade Parkı Beyazdere Vadisi üzerinde bulunan cam teras gerçekten ilgi odağı olmakta ve ilçe turizmine katkıda bulunmakta.
Yerden yüksekliği 75 m uzunluğu ise 16 m olan cam terasa giriş ücreti ödeyerek giriyorsunuz.
Ters Ev
Son zamanlarda Dünyada yayılan ters ev akımını ülkemizin pek çok yerinde de görmeye başladık.
İlk kez Gürcistan’da gördüğümüzde biz de çok şaşırmıştık ama artık görünce çok şaşırmıyoruz. Bazılarını merak edip içine giriyoruz bazılarının ise dışarıdan fotoğraflıyoruz.
Altınözü’ndeki Altın Ters Konak’ta dışarıdan başlayarak içerideki her oda, salon, banyo ve tuvalet de adına uygun ters olarak monte edilmişti. İlk kez görenler için ilgi odağı olabilir. Ters eve giriş ücretli
Asma Köprü
Parkta bulunan asma köprü 90 m uzunluğunda ve yürürken biraz sallanıyor.
Parkta gezmeye devam ediyoruz. Henüz açılmayan zip-line ve dev salıncağın ve yüzyıllara meydan okuyan anıt ağacın yanından geçiyoruz.
Parkın gece görüntüsü de cam teras ve asma köprü çok güzel görünüyor. Güzel havalardan yararlanmak, çocukları ile eğlenceli dakikalar geçirmek, piknik yapmak isteyenler için parka gelmek bulunmaz fırsat.
Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Yorum Bulunamadı