Bükreş’e ulaştığımızda turlarda rutin hale gelen panoramik şehir turunu yapıyoruz. Herkesin otobüsün camlarına yapıştığı, rehberin anlatımlarını kaçırmamaya çalıştığı ve bu sırada da güzel resim çekme mücadelesi içindeyiz.

Romanya’nın başkenti olan Bükreş ülkenin ticari, ekonomik, idari ve kültürel merkezidir. Romanya Ovası’nın ortasında ve Tuna Nehri’nin kuzeydeki küçük bir kolu olan Dambovita’nın kıyısında kurulmuştur.

“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”

Panoramik şehir turumuza Devrim Meydanından başlıyoruz.

Devrim Meydanı (Piata Revolutiei)

Nikolay Çavuşesku’nun devrilmeden önce son konuşmasını yaptığı yer olan Devrim Meydanı, Saray Meydanı olarak da anılıyor.

Yeniden Doğuş Anıtı (Rebirth Memorial) 

Anıt, 1989 Romanya Devrimi’nin mücadelelerini ve kurbanlarını anmak için yapılmış. 2004 yılında devrimde yaşamını yitirenlerin anısına bir anıt yapılmasına karar verilir ve bir yarışma düzenlenir. Yarışmayı kazanan proje bir tasarımcıya Dekoratif Sanatlar Fakültesi Dekanı Alexandru Ghildus’a aittir.

Anıt, 2005 yılında açıldığında özellikle merkez direğinin çok soyut olduğu ve 1500 can alan 1989 devriminde çekilen acıları yeterince vurgulamadığı belirtilmiş. Birçok kişi anıtı ruhsuz olarak değerlendirdi. Hatta anıt için “kürdanın ucundaki patates”, “kazıktaki patates”, “kürdan üzerinde zeytin”, “devrim patatesi”, “şişe geçirilmiş et”, “Ghildus piramidi” diyenler oldu. Ancak turistik gezilerde genellikle bunların yanında anıtın sembolizmi anlatılırken, oval parça demir yumruk olarak, uzun parçanın demir yumruğu parçalayan halk olduğu da anlatılmakta.

Peki anıtın üzerindeki kırmızı renkli leke nedir derseniz? Anıt yapıldığında böyle bir şey yokmuş. Bu lekenin ölenlerin kanını simgelediği ifade edilse de işin aslı şöyleymiş. Bilinmeyen kişiler 2012 yılında anıta saldırmış ve anıtın “patatesin” hemen dibine parlak kırmızı boya atmışlar. Anıtın kanıyormuş gibi görünmesine neden olan bu leke temizlenmedi. O kırmızı leke, devrimin akan kanının simgesi olarak bilinmeye başladı. Tarafından tasarlanan anıtta, göğe kadar uzanan 25 m yüksekliğindeki mermer sütunun üzerine ölenleri simgeleyen metal bir “taç” yerleştirilmiş. 1.70 m yüksekliğindeki duvarın üzerinde ise 1068 kurbanın adı bulunuyor.

Atatürk Büstü (Statuia lui Mustafa Kemal Ataturk)

Bükreş’in önemli caddelerinden biri olan Calea Victoriei’yeden geçerken Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Büstünü görüyoruz. Sadece Ülkemiz için değil tüm Dünya ülkeleri için çok özel bir yere sahip olan Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün büstünü heykelini, parkını, ismi verilen cadde ve meydanları Ülkemizin dışında birçok ülkede görmek bizi çok gururlandırıyor. Üzerinde Türkçe ve Romence olarak ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ yazan büstün dikkat çeken önemli bir tarafı da Atatürk’ün ölüm yılının 193∞ olarak yazılmış olması. Çok duygulandık. Ata’mızı bir kez daha saygıyla ve minnetle anıyoruz.

Kral I. Carol Monument

Devrim meydanında Calea Victoriei Caddesi üzerinde bulunan Romanya Kralı I. Carol’un bronzdan yapılmış heykeli. Kral Carol I’in Bükreş’teki ilk atlı heykeli 1939’da heykeltıraş Ivan Mestrovic arafından yapıldı. Heykelin açılışı, Romanya’nın Ulusal Günü olan 10 Mayıs 1939’da yapıldı. Ancak heykel 1947 yılında Komünist hükumet tarafından kaidesinden yıkıldı.  2007 yılında Bükreş Belediyesi yıkılan heykeli yeniden yapılmasına ve orijinal yerine yerleştirmesine karar verdi.  Romen heykeltıraş Florin Codre görsel olarak ilk heykele benzeyen  ancak tam bir kopya olmayan yeni bir heykel yaptı. Yeni heykelin açılışı 6 Aralık 2010’da Romanya Prensesi Margareta ve eşi Prens Radu’nun yardımlarıyla gerçekleşti. Heykel o zamandan beri turistik olarak önem kazandı.

Corneliu Coposu Heykeli

Corneliu Coposu, anti-komünist eylemlerden dolayı 17 yıl hapis cezasına çarptırılan bir Romen siyasetçi. Serbest bırakıldıktan sonra Hristiyan Demokratik Ulusal Köylüler Partisi’nin kurulmasına yardım etti ve Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin ana muhalefet sesi olarak etkili oldu. 1995 yılında öldüğünde, cenazesine 100 bin kişi katıldı. Heykel, yaşadığı ıstırabı ve Romanya’ya özverili bağlılığını temsil etmek için haç biçiminde baskın şeklinde. Devrim Meydanı’nda Kretzulescu Kilisesi’nin yanında duruyor.

Kretzulescu Kilisesi

Bu küçük kırmızı tuğla Kilisesi birçok kişi tarafından belki de fark edilmiyordur. Ulusal Sanat Müzesi’nin yanındaki Kretzulescu Kilisesi 1720 ve 1722 yılları arasında inşa edilmiştir ve Bükreş’teki en iyi korunmuş ve en çok temsil edilen Ortodoks ibadet yerlerinden biridir. Depremlerin yanı sıra 1989’da Romanya Devrimi’nin yol açtığı hasar nedeniyle birkaç kez yenilenmiştir.

Parlamento Sarayı (Palatul Parlamentului) 

Ve tabi ki Parlamento Sarayı. Panaromik turun sonunda herkesin fotoğrafını çekmeye çalıştığı; Diktatör Nikolay Çavuşesku tarafından yaptırılan Parlamento Sarayı; dünyanın en büyük sivil yönetim binası olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş. Pentagon’dan sonra dünyanın ikinci büyük binası olan saray 1.100 odaya sahip. Günümüzde parlamento binası olarak kullanılan Çavuşesku’nun Sarayı, ülke turizmi için önemli bir gelir kapısı. Romanya’da görülmesi gereken yerlerden biri. Her ne kadar içeriyi gezemesek de dışarıdan fotoğrafını çekebildik.

Fotoğraf makinesinin kadrajına bile sığması çok zor olan muhteşem sarayı görmeye gidiyorum derseniz öyle istediğiniz saatte gezemiyorsunuz. Sarayı ancak rehberle gezebilirsiniz. Rehberli turlar da belli saatlerde oluyor. Tur saatini beklemek gerek. Yaklaşık 1 saat süren turda ancak 4-5 salon ve balkon gezisi yapılıyor. Saray toplam 20 katlı. Bu katların 8’i yer altında, 12’si yer üstünde ve halen binanın tamamlanmayan yerleri mevcutmuş. Tur sırasında çokça merdiven yaklaşık 200 basamak çıkmak gerekiyor. Bu özellikle hareket kabiliyeti sınırlı kişiler için sıkıntı yaratabiliyor. Sarayda asansör yok. Tur sırasında saray hakkında bilgilendirme kitapçığı veriliyor. Saray oldukça ihtişamlı olup yapımında 1 milyon m³ mermer; yaklaşık 500 avize, 1400’den fazla ayna ve tavan lambası için 3.500 ton kristal; 200.000 m² yün halı, gümüş ve altın sırmalı nakışlarla süslenmiş kadife ve sırmalı ipek kumaş kullanılmış.

Saraya gitmeden bilinmesi gerekenler: Saraya gitmeden önce internetten rezervasyon yaptırmak kolaylık sağlayacaktır. Rezervasyonu bu siteden yaptırabilirsiniz. Biletinizle birlikte pasaportunuzun da yanınızda olması gerekir. Güvenlik kontrolü için en az 15 dakika önceden gitmeniz iyi olacaktır. İçeride fotoğraf çekmek yasak. Ancak belirli ücret öderseniz çekim yapabiliyorsunuz.  

Devrim Meydanından Eski Şehir bölgesine geçiyoruz. Gezimiz yine panoramik devam ediyor.

Curtea Veche Kilisesi

Bükreş’te eski şehir tarafında iseniz bu kiliseyi görebilirsiniz. Bükreş’teki en eski kilise olup 1559 yılında kuruldu. Yapı 2 yy boyunca Eflak prensleri için taç giyme yeri olarak hizmet etti. Kilisenin yakınında Vlad’ın saraylarından birinin kalıntıları da var.

Curtea Veche (Eski Prenslik Mahkemesi)

Vlad III Drakula‘nın ki popüler kültürde kısaca Drakula olarak bilinen Kazıklı Voyvoda‘nın emriyle 1459 yılında saray veya konut olarak inşa edildi. GünümüzdeVoyvoda Sarayı Müzesi olarak hizmet vermekte. Curtea Veche Müzesi, Bükreş’teki en eski ortaçağ anıtıdır. Saray ve mahalle, müze olarak Mateiu Caragiale’ye Craii de Curtea-Veche adlı romanını yazması için ilham verdi. 

Zafer Takı (Arcul de Triumf)

1922 yılında 1. Dünya savaşında hayatını kaybedenlerin anısına yapılmış ve Paris’teki Arc de Triomphe’den esinlenmişler. Romanya’nın Ulusal Bayramı  nedeniyle her yıl 1 Aralık’ta kemerin altında askeri geçit törenleri düzenleniyor. Ayrıca bu tak özellikle evlenecek gençler için önemli. Çünkü Romenler evlenilen gece burayı ziyaret etmenin uğurlu geleceğine inanıyorlar. Bu sebeple gece 23.00-24.00 arası etrafta fotoğraf çektiren çiftler görebilirsiniz.

Balkanların Parisi ya da Küçük Paris olarak nitelendirilen Bükreş’i gezerken bu söz aklımıza takıldı. Paris’i görmeyenler için inandırıcı gelebilir ya da bizim gibi görenler için gerçekten öyle mi dedirtebilir. Bazılarımız benzerlik bulurken bazılarımız Paris’e haksızlık olarak düşünebilir. Bükreş’in geniş caddelerinden dolayı böyle anılıyormuş. Ama benzerlik yok değil. Bükreş’te de Paris’te olduğu gibi Zafer Takı var. Bize sorarsanız Bükreş’in Paris ile alakası yok. 

“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”