Eskişehir denilince ilk akla gelen ve geziye ilk başlanılan yer Odunpazarı’dır. Nedir Odunpazarı’nın özelliği? Tarihi geçmişi Osmanlı dönemine kadar giden Eskişehir’in kültür merkezi Odunpazarı’dır. Eskişehir’de konakladığımız Öğretmenevinden yaklaşık 15 dakika mesafede olan Odunpazarı’na yürüyerek gidiyoruz. Hava güneşli ama kuru bir soğuk var. Mevsim kışa dönmüş aylardan Kasım,  o kadar da olacak değil mi?Yolumuz üstünde Mal Hatun‘un at üzerindeki heykelini görüyoruz. Mal Hatun Şeyh Edebali’nin kızı ve Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi’nin ilk eşi.

Ayazı yüzümüzde hissederek Odunpazarı’na yaklaşıyoruz ve ilk olarak bizi karşılayan tabela önünde fotoğrafımızı çekiyoruz. Sabahın erken saatleri olduğu için herhalde kimseler yok.

Odunpazarı şehrin ilk yerleşim yeridir.  Bir rivayete göre Eskişehir’e yerleşmeyi düşünen ilk halk Odunpazarı ve şimdiki Porsuk Çayı’nın olduğu bölgeye birer koyun ciğeri asarlar. Hangisi çok dayanırsa orayı yerleşim bölgesi seçeceklerdir. Odunpazarı’na asılan ciğer daha geç bozulur ve ilk yerleşim burada oluşur. Odunpazarı’nın diğer ilçelere göre yükseltisi daha fazladır. Adı nereden geliyor derseniz? Eskiden şehirlerde buğday, kömür pazarları olurmuş. Eskişehir’ de de odun pazarı varmış. Buraya çevre mahallelerden odunlar gelirmiş ve isim de öyle oluşmuş. Odunpazarı’nda yerdeki bu heykel artık şehrin sembolü haline gelmiş. Herkesin bir resmi vardır.

Odunpazarı’na geldiğimizde geleneksel Anadolu Türk Mimarisi örneklerini koruyan ahşap süslemeli birbirine yapışık rengarenk cumbalı evleri bizi karşılıyor. Odunpazarı Belediyesinin “Odunpazarı Evleri’ni Yaşatma Projesi” ile bu semtteki evler restore edilmeye başlanmış ve Odunpazarı ”Tarihi ve Kentsel Sit” olarak koruma altına alınmıştır. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Odunpazarı evlerinin yoğun olarak bulunduğu 30 sokakta 300 ev, 3 Camii, 1 Külliye, 2 Kervansaray, 15 Çeşme, 1 Han’ın restorasyonu ve aslına uygun yapımı gerçekleştirilmiştir. 

Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de adından büyük bir övgü ile söz edilen Odunpazarı’nda dar sokakların iki yanına sıralanan genellikle 2 katlı evlerin sarı, kırmızı, çivit mavisi renkleri ile adeta bir tablonun sürekli eklenen parçaları gibi duruyorlar. Sanki maketten yapılmışlar ve oraya konmuşlar gibi. Kendimizi masal dünyasında gibi hissettik. Aslında bize biraz da Safranbolu ve Beypazarı evlerini anımsattı. Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken burada her evde saklı bir tarih olduğunu düşünüyoruz. Hafız Ahmet Efendi Konağı’nda yer alan; Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin İran Şahı Rıza Pehlevi’ye armağan edilen “Gül Asa”. Bir örneği hâlen Anıtkabir Müzesi’nde sergilenen “Gül Asa” büyük lületaşı ustası Hafız Ahmet Efendi tarafından yapılmış önemli bir eserdir.

Evliya Çelebi’nin dediği gibi “…Eşraf ve sipahisi çoktur… Şehir 17 mahalledir. Evleri bağlı, bahçeli ve mamurdur… Şehrin 4 çevresi gül, gülistan, bağ ve bostan dolu olup hububatı çok bir şehirdir…”

Tarihi dokusu tekrar kazandırılan Odunpazarı Evleri turizme kazandırılmış.

Bir kısmı hala daha konut olarak kullanılırken büyük çoğunluğu küçük dükkanlar, müze, kafe, restoran ve butik otel olarak hizmet veriyor. Odunpazarı sadece sizleri masal dünyası ya da bir film setinde hissettiren bu evlerden oluşmuyor. Odunpazarı Evleri’nin dışında, bölgede gezip görülecek çok sayıda tarihi yapı, turistik mekan ve müze yer alıyor. Kurşunlu Cami, ve Külliyesine gidiyoruz ama “Odunpazarı Hatırası” resmi olmadan olmaz.

Kurşunlu Külliyesi

Kurşunlu Külliyesi Odunpazarı’nın en görkemli yapısı olan külliye Çoban, Gazi, Melek lakapları ile bilinen Çoban Mustafa Paşa tarafından ve Cami kapısındaki kitabesine göre 1525 yılında yaptırılmıştır. Caminin kubbesi kurşunla kaplı olduğundan Kurşunlu Camii adını almıştır.

Külliye; cami, şadırvan, zaviye, talimhane, harem, imaret, Mevlevi şeyhlerine ait türbe ve iki kervansaraydan oluşmaktadır.

Kubbe içi kalem işleriyle süslüdür. Kesme taş malzemeyle yapılmış caminin son cemaat yerinde bulunan sütunlar ve başlıklarında mermer kullanılmıştır.

Bahçesinde şadırvan bulunmakta. Baklava başlıklı, yekpare sekiz sütunun taşıdığı, geniş saçaklı bir kubbeyle örtülüdür.

Eskişehir Kurşun Küllyesi’nin giriş kısmında yer alan cam eşya atölyeleri, sıcak cam eşyaları hazırlanmaktadır. Burada hem cam sanatlarını izleyebilir hem de hediyelik eşya alabilirsiniz.

Külliye ve cami yemyeşil bir alanda. Parkın içinde huzur içerisinde dinlenebilirsiniz.

Lületaşı Müzesi

Kurşunlu Külliyesinde dünyada açılan ilk Lületaşı Müzesini gezebilirsiniz. Lületaşı Müzesi bir el sanatları müzesi olup 2008 yılında kurulmuştur.

Lületaşı yatakları, Eskişehir bölgesinde 150 m’ye varan derinliklerde genel olarak dünyada ilk sırada yer almaktadır Lületaşı (ya da Eskişehir taşı), çoğunlukla tütün  pipolarının yapımında kullanılan (ancak artık lüle taşından küpe, kolye, bilezik gibi bir çok ürün yapılmakta) yumuşak beyaz bir kil mineralidir. Opak ve kirli beyaz, gri veya krem renkli mineral yumuşak olup güneş ısısında ya da sıcak bir yerde kurutulduğunda sertleşir.

Lületaşı Müzesi’ni haftanın her günü saat 08.00 ile 22.00 arasında ücretsiz olarak ziyaret edebilir, müzenin hediyelik eşya dükkanında lüle taşından yapılan süs eşyalarını satın alabilirsiniz. Hatta kurutulmuş yapraklar üzerine yazılar ve isimler yazdırıp kitap ayracı olarak hediye edebilirsiniz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz.

Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi

Kurşunlu Külliyesi’ni gezerken gidebileceğiniz bir başka müze ise Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi. Eskiden nikah salonu olarak kullanılan alan müzeye dönüştürülmüş. Maalesef kapalı olduğu için göremediğimiz müzede; Fotoğraf Sanatçısı Osman Yaşar Tanaçan tarafından Odunpazarı Belediyesine bağışlanan 372 adet fotoğraf makinesi, fotoğraflar, fotoğrafçılıkta kullanılan çeşitli aletler, kitap ve dergilerden oluşan koleksiyon yer alıyor.

Osman Yaşar Tanaçan’ın Odunpazarı’nda bulunan Fotoğraf Evi de maalesef kapalıydı.

Kurşunlu Külliyesi’nden nereye mi gidiyoruz. Haydi yönlendirme tabelalarına bakalım ve yola çıkalım.

Bu tabelalara bakınca gezecek daha çok yer var. İsterseniz Arasta Çarşısı ve Kırkambar Çarşısına gidebilirsiniz. Biz Arasta Çarşısını İstanbul‘da gezmiştik. Bu nedenle tercihimizi Atlıhan El Sanatları Çarşısından yana kullandık.

Atlıhan El Sanatları Çarşısı

Eskişehir’de alışveriş denince ilk akla gelen, bireysel gelen yada gezi turlarının mutlaka uğradıkları yani kısacası ziyaretçilerin en çok tercih ettiği yerlerin başında geliyor Atlıhan El Sanatları Çarşısı.

Çevre köy, kasaba ve şehirlerden  gelen  pazarcıların,  seyyahların  ve  köylülerin geldiği, kendilerinin dinlenmesi, hayvanlarının bakımının yapılması  için 1850’li yıllarda büyük toprak sahiplerinden Takattin Bey tarafından yaptırılmış.

Zaman içinde Han, Tavafçı Hanı, Odunpazarı Hanı gibi  isimlerle  anılmış. Han, Odunpazarı Belediyesi tarafından “Odunpazarı Evleri Yaşatma Projesi” kapsamında 2006 yılında, orijinal mimarisi göz önünde bulundurularak Atlıhan adıyla yeniden inşa edilir.


Atlıhan El Sanatları Çarşısı iki kattan oluşmaktadır.

Çeşitli bir çok ürün bulabileceğiniz handa özellikle lületaşının üretildiği ve satıldığı dükkanlar bulunmakta.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz.

Odunpazarı’nda yer alan müzeleri Eskişehir Müzeleri dosyamızda ve parklarını Eskişehir Parklarında paylaşmak üzere Odunpazarı’ndan ayrılıyoruz.

Odunpazarı’nda görülecek diğer müzeleri;

Eskişehir’in Müzeleri, Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi, Devrim Arabaları Müzesi olarak paylaştık.