Bugün Aktau’da ikinci günümüz. Birinci günümüzde Aktau merkezde gezilecek yerleri tamamladık. Aktau’da gezilecek yerler yazımız burada. Bugün çöl safari programımıza başlıyoruz. Programımıza göre 2 gün çöllerdeyiz. Yolculuğumuz 850 km on-road, 200 km off-road şeklinde olacak. 1 gece konaklama yapacağız. Aktau’nun çöllerine gidebilmek için mutlaka 4×4 jiplere ihtiyacımız olacak. Otelden 4 kişilik gruplar halinde jiplere dağıldık. Yaklaşık 5 jip arda arda gidiyoruz. Yolumuz uzun.

Haydi o zaman ilk mola yerine kadar Aktau’nun geçmişine bakalım. Çok eski bir tarihe ve geçmişe sahip olmayan bu şehri tanımaya başlayalım.   

Aktau henüz 60 yıllık geçmişe sahip genç bir şehir. “Aktau” Kazakçada “beyaz dağ” anlamına gelir ancak en yakın kireç taşı dağları 100 km uzaklıktadır. Mevcut şehir, deniz yüzeyinin üzerinde yükselen beyaz kayaların bulunduğu ıssız bir burun üzerine kurulmuştur ve şehre adını veren de budur. Göçebeler binlerce yıl boyunca bu bölgelerden geçmiş olsa da, 1956’ya kadar burada kalıcı bir yerleşim yeri olmamıştır.

İlk mola yerimize geldik. Gideceğimiz bölge hakkında bilgiler alıyoruz. Bu bölgede yer alan Sherkala Dağı’nın Kazakistan parası 1000 Tenge’nin arka yüzünde olduğunu öğreniyoruz.  Fotoğraflar tamam yolda Aktau tarihine devam.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Ancak 1956 yılında Mangyshlak Yarımadası’nda uranyum yatakları keşfedilince işler Aktau için değişti. Mühendisler, inşaatçılar, madenciler ve diğer uzmanlar için bir yerleşim yeri inşa edilmesine karar verildi. Okullar, mağazalar, sinemalar açıldı, peyzajlı parklar ve sokaklar oluşturuldu. İlk inşaattan 4 yıl sonra, 1963’te şehrin adı Aktau olarak değiştirildi.

Şehrin adı 1964 yılında Ukraynalı şair Taras Şevçenko’nun (ki şair 1850 ile 1857 yılları arasında bu bölgelerde yaşamış) onuruna Şevçenko olarak değiştirildi. Sonra 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından şehrin adı tekrar Aktau oldu. Petrol ve gaz endüstrisi sayesinde Aktau gelişti ve büyümeye devam ediyor. Yolda oldukça bol ve geniş alana dağılmış petrol sondaj kuyuları var.

Günümüzde modern oteller, mükemmel restoranlar ve şehirden 25 kilometre uzaklıkta bulunan yenilenmiş bir uluslararası havalimanına sahiptir.

İkinci mola yerimiz Kızılkum Kanyonundayız. Rengarenk tepeleri ile Bozjyra bölgesinde Tiramisu tepeleri. Hani yazımızın başında Aktau bölgesine neden geldiğimizi anlatırken bahsettiğimiz milyonlarca yıl öncesinde aktif olan Tethys Okyanusu’nun kalıntıları olan inanılmaz, muhteşem manzaralı yerlerdeyiz.

Buraya Tiramisu tepeleri denmesinin sebebi bu kayaların görüntüsünün tıpkı tiramisu pastasının katmanlarına benzemesi. Peki bu isim nasıl konmuş? Tiramisu ismini burada yaşayan yerel bir rehberin verdiğini öğreniyoruz. Rehberin ifadesine göre; gezdirdiği turist grubu buranın adını sorduğunda Kyzylkup demiş ve bu adın akılda kalmadığını görmüş. Bunun üzerine burası Tiramisu tepeleri demiş. Bu isim giderek yaygınlaşmış ve kalıcı olmuş. Hatta turist grubu peki pembe renk ne oluyor değince rehber hazır cevap. Çilek şurubu koyduk! Aslında, oradaki dağın adı Çilekli Tiramisu demiş. İşte tepelerin isminin artık hatırda kalıp unutulmamasının sebebi.

Kayaların renkli, muhteşem görüntüsünde katmanlar turuncu, sarı, kırmızı, kahverengi ve beyaz.

Kanyonların etrafında yürüyüş yapabilir, panoramik manzaralar için sırtların tepesine tırmanabilirsiniz.

Nesli zirvede

Aynı şekilde kanyonlara inebilir, dar geçitlerden yürüyerek veya sıkışarak geçebilirsiniz. Ya da benim yaptığım gibi bir fotoğraf alabilirsiniz. İnanın sanki başka bir gezegende gibiyiz. Zaten buraya Mars manzarası deniyor.

Mangıstav Çölü’nün en ünlü yeri olan Bozjyra Kanyonu’na doğru yola çıkıyoruz. Cipe biniyoruz.

Tiramisu Tepeleri’nin muhteşem manzarasını düşünürken sürekli tümseklerin, çukurların, engebeli araziye uyum sağlamak için adeta dans eder gibi arabanın koltuğunun koluna tutunmak ayrı bir macera. Hem tutunmaya hem de güzel fotoğrafları çekmeye çalışıyoruz.

Bozjyra Kanyonu’na doğru devam ediyoruz. Yolda ihtiyaç molası için duruyoruz. Şaşırmayın burası bir tuvalet………..

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Bozjyra, Güneybatı Kazakistan’ın Mangıstav bölgesinde ki Ustyurt platosunun batı kısmındaki büyük bir kanyonun dibinde bulunan çeşitli büyüklük ve şekillerdeki kaya oluşumlarından oluşan bir dizidir. Yani milyonlarca yıl önceki Tethys okyanus tabanına denk gelen bir alandayız.

Yolda gördüğümüz yerlerin şoförümüzden dua edilen yerler olduğunu öğreniyoruz.

 Sanki bir rüyadayız ya da başka bir gezegene gelmiş gibiyiz. Manzaralar nefes kesici. Arabada o kadar hopladık belki içimiz dışımıza çıktı ama manzarayı görünce herkes de bir rahatlama ve tuhaf bir şekilde kimse şikayet etmiyor. Sanırım herkes olmasa bile bazılarımız pozitif düşüncenin babası Norman Peale’nin sözlerini aklından geçiriyor.”Engellerle yüzleşin ve onları aşmak için bir şeyler yapın. Onların sizin düşündüğünüz gücün yarısına bile sahip olmadıklarını göreceksiniz.”

Bozjyra ‘nın manzaralarından suyun altında batmış bir gemiye benzetilen kayalara geliyoruz.  Bu olağanüstü görüntülerin tadını çıkarıyoruz. 

Buradan hava kararmadan bir başka manzarayı görmek üzere yola çıkıyoruz. Bozjyra çok büyük. Keşfetmek 1 günden fazla sürecek.

Bozjyra‘ya sadece 4×4 arabalarla ulaşılabilir. Otobüsler ve diğer ulaşım araçları buraya gitmez. Her durumda da buraya kuru havalarda gidilmeli. Aksi takdirde ıslak çamurlaşmış bir toprak yolda ne durumla karşılaşırsınız hayal bile etmiyoruz.

Bozjyra’ya nasıl ve ne zaman gidilmeli diyebilirsiniz

Aktau’dan Zhanaozen’e otoyolun inşa edilmesiyle Bozjyra’ya ulaşmak biraz daha kolay hale gelmiş. Biraz diyoruz. Çünkü on-road yoldan off-road’a geçince içiniz dışınıza çıkacak şekilde sallanıyorsunuz Yerel halk arazi araçlarına binmeyi ve sadece kuru havalarda seyahat planlamayı öneriyor. Peki ne zaman gelinmeli? Bozjyra’yı ziyaret etmek için en iyi zaman, ılıman havanın olduğu ilkbahar veya sonbahardır. Yazın sıcaklıklar çok yüksek olabilir veya kanyon kışın karla kaplanabilir. Hava karardı. Aslında programa göre burada çadır kurup kamp yapacaktık. Burada gün batımı da çok güzel.

Yıldızların altında yemek yiyecek ve sabahlayacaktık. Ama grup o kadar yoruldu ve saatler gece yarısına ulaştı ki bırakın çadır kurmayı parmağımızı oynatacak halimiz kalmamıştı. Normal bir otelde konaklamayı tercih ettik. Ertesi gün Tuzbair (Tuzbayır) Düzlüğüne gideceğiz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Tuzbair (Tuzbayır) Düzlüğü

Mangıstav çöllerinde ikinci günümüz. Tuzbair (Tuzbayır) Düzlüğü’ne gideceğiz. Sabah uyandığımızda bir gün önce ki Bozjyra’da yaşadığımız yorgunluğumuzu çoktan unutmuştuk bile. Yine off-road yapmaya hazırdık. Bindik jiplerimize düştük yine yollara.

Gitmekte olduğumuz Tuzbair Düzlüğüne gelince; Kazakçada “sor” kelimesi tuz bataklığı anlamına gelen “Sor Tuzbair”, 15×4 km’lik geniş bir alandır.

Kayalıklar, milyonlarca yıl önce burada bulunan Tetis Okyanusu’ndan gelen antik Kretase tortularından oluşur ve 60 m’den fazla yüksekliğe ulaşır.

Rüzgar, su ve zamanın akışı, kayaları dikkate değer “Kemer” de dahil olmak üzere fantastik şekillere dönüştürmüştür.

Tuzbair’deki Kemer, erozyonla oyulmuş doğal bir oluşumdur. İçinden tırmanmak mümkündür ancak dik ve dengesiz arazi nedeniyle zordur. Aynı zamanda pek tavsiye edilmez.

Yakınlarda, büyüleyici kaya oluşumları da zamanla doğal güçler tarafından şekillendirilmiştir.

Tuzbair Düzlüğüne ne zaman gelinmeli? Geç ilkbahar ve erken sonbahar, yazın aşırı sıcağından ve kışın soğuk, tozlu rüzgarlarından kaçınarak gelmeli.

Tuzbair sadece manzaralardan ibaret değil. İnanılmaz bir fosil zenginliği var.  Köpekbalığı dişleri ve deniz kestanesi iskeletleri, deniz kabuklu canlıları gibi Tetis Okyanusu’nun deniz yaşamının kalıntıları ince bir tortu tabakasının altında keşfedilmeyi bekliyor.

Yağmur yağdığında, Tuzbair yansıtıcı bir harikalar diyarına dönüşüyormuş. Biz buna tanık olmadık. Buraya herhangi bir turla değil de kendiniz gelmek isterseniz dikkat etmeniz gereken noktalar var.

Burada bataklığın kıvamı değişebilir ve yumuşak çamura batmamak için uygun ayakkabılarla veya çıplak ayakla yürümeniz önerilir. Araba sürerken dikkatli yapılmalı, sağlam zemine yakın durmalı ve mahsur kalmamak için yerel rehberlerin izleri takip edilmeli.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Sor Tuzbair gezisi için tavsiyeler

İmkanınız varsa Sor Tuzbair’de en az 1 gece kalmanızı öneririz. Gün batımı ve gün doğumu bu doğanın farklı ışıklandırmalarla birbirinden eşsiz ve farklı harika fotoğraflar çekebilirsiniz.

Buraya gelmek için önerilen mevsim ilkbahardır, aylardan Nisan sonu veya Mayıs’tır. Bu dönemde yabani laleler ve bozkır çiçekleri açmaya başlar.

Bir günlük gezi için yanınızda şapka ve su (kişi başı 3 litre) olmazsa olmaz. Yıldızları görmek ve bozkırda donmamak için sıcak giysilere ihtiyacınız var.

Eğer ilkbahar ve yaz aylarında gelecekseniz yürüyüşlerde, ayaklarınızın tuzlu su birikintileri veya tuz bataklıklarıyla ıslanabileceği için lastik çizmelere, bazen çok rüzgarlı olabildiği için rüzgar geçirmeyen kıyafetler ihtiyaç olacak.

Sor Tuzbair’e seyahat ederken güneş gözlüğü takmak zorunludur, çünkü beyaz tuz bataklıklarından yansıyan parlak güneş ışığı gözlere zararlıdır.

Buraya çok fazla turist gelmezmiş. Yılda 1000 kişi kadar ancak gelen olurmuş. Yani çok merak edenler gelirmiş. Belki de bu kadar bakir kalmasının sebebi bu. Yolda insandan çok doğal ortam canlıları develeri görmek güzel.

Aktau’ya geri dönüyoruz. 1 gece daha konaklayacağız. Yani bir gün boşluğumuz var. İşte bu boş günümüzde Hazar Denizi’nde tekne turu yapacağız. Hazar Denizi yazımız burada.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.