Nepal’e gidiyoruz dediğimiz de karşılaştığımız tepkiler inanılmazdı. Nepal nerede?; Hindistan’a gittiniz, Nepal’de aynıdır; ne yapacaksınız o ülkede; yine çok pis bir ülkeye mi gidiyorsunuz?; şimdi de Hindistan’ın başka bir bölgesine mi gideceksiniz; gidecek sanki başka bir ülke kalmadı mı? gibi gibi. Ancaaaak bugüne kadar 70 ülkeye gitmiş, çok değişik yerler görmüş, farklı kültürlere ve farklı inançlara tanık olmuş kişiler olarak ama belki de en önemlisi Dünya’nın çatısı ünvanına sahip olması, Yaşayan Tanrıçayı ve ormanda fil safarisi yaparak nesli tükenmekte olan hayvanları görecek olmamız bizim Nepal’e gitmemiz için yeterli sebeplerdi. Tabi ki; ilk kez yurt dışına çıkacaklara Nepal’i görülecek ilk ülke olarak, hatta ilk 5’te bile tavsiye etmeyi asla düşünmeyiz, bu hiç de iyi bir fikir olmaz. Hemen ilk merakı giderelim. Nepal nerede?

Nepal nerede?

Nepal ya da resmî adıyla Nepal Federal Demokratik Cumhuriyeti, Güney Asya’da bir ülkedir. Büyük bölümü Himalaya’ların eteklerinde, bir bölümü ise Hint-Ganj Ovası’nda konumlanmış. Denize kıyısı bulunmayan Nepal doğu, batı ve güneyde Hindistan; kuzeyde Çin ile komşudur.  Bangladeş Nepal’in güneydoğu ucundan sadece 27 km uzaklıkta olmasına rağmen komşusu değildir, Bhutan ise Hindistan’ın Sikkim eyaletiyle ayrılmıştır.

Nepal’e giderken ilk işimiz vize işlemleri için belgelerimizi on-line olarak hazırlamak oldu.

Nepal Türk’lerden pasaport rengi ne olursa olsun vize istiyor. Katmandu hava alanında “kapıda vize uygulaması” ile vizemizi alacağız. Bunun için gitmeden on line olarak belgelerimizi hazırladık. On-line belge hazırlamak için Nepal Gezi Rehberi yazımızı okuyabilirsiniz.

Ankara-İstanbul-Sharjah (aktarma)-Katmandu olarak yolculuğumuza başlayacağız. Yolculuğumuz nasıl geçti? Detayları Nepal Gezi Rehberi yazımızda bulabilirsiniz.

Uzun bir yolculuk sonrası Katmandu Uluslararası Tribhuvan Havaalanına geldik.

İlk iş vizemizi almak. Vize formlarımızı önceden doldurduğumuz için formu gösterip sadece vize ücretini ödeyerek polis kontrol noktasından içeri giriyoruz. Vize ile ilgili detaylar Nepal Gezi Rehberi yazımızda.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Buda’nın doğduğu ülkede, Nepal’deyiz. Kontrolden geçtikten sonra her zaman koşar adımlarla bavullarımızı almaya gider ve beklemeye başlardık. Ama burada öyle olmadı. Daha önce karşılaşmadığımız bir deneyim daha yaşadık. Polis kontrolünden sonra tekrar kalabalık ve ilerlemeyen uzun bir kuyruktayız. Acaba bu nedir derken ikinci kez kontrolden geçiyoruz.

Oldukça fazla zaman kaybettikten sonra bavullarımızı alacağımız bantların olduğu bölümdeyiz. Bavullarımızın birisini gördük ama diğeri ortalıkta yok. Biraz daha bandın başında bekledikten sonra görevliye bavullarımızı sorduk. Görevli kalabalık alanda banttan alınmış, ortalıkta bir yere konulan bavullarımızı gösterdi. İlk kez böyle bir durumla karşılaştık. Diğer bavulumuzu da aldık. Bavullarımıza kavuştuktan sonra bizi bekleyen otobüsümüze binerek otelimize gidiyoruz.

Yolda tıpkı Hindistan’da olduğu gibi kablolar görüyoruz. Bu sefer hiç şaşırmıyoruz. Ama sanki buradakiler biraz daha fazla, hatta bazı direkler kablodan görünmüyor bile.

Asıl dikkatimizi çeken sokaklarda çok fazla sayıda motor var. Ancak Hindistan gibi sürekli korna çalınmıyor.

Motorlar Nepal’lilerin taşıma aracı olmuş. Ne varsa canlı cansız onunla taşıyorlar. Tuk tuk derseniz hemen hemen hiç görmedik. Birkaç tane riksha gördük. Ha bir de taksiler var.

Otelimiz otobüs giremeyecek bir yerde olduğu için belli bir noktada iniyoruz. Yolda, kavşakta bizde çok eskilerde olan “zıvana” ları görüyoruz. Yürüyerek otelimize Hotel Lo Mustang’a ulaşıyoruz. Biraz dinlenip kahvaltı yaptıktan sonra gezimize başlayacağız.

Katmandu Nepal’in başkenti ve en büyük şehri. Katmandu’da UNESCO tarafından koruma altına alınan çok sayıda Budist ve Hindu tapınağı bulunmaktadır. İlk durağımız olarak dünyanın en büyük küresel stupalarından birisi olan Boudhanath Stupa’yı görmeye gideceğiz.  

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Boudhanath Stupa

Boudhanath Stupa’ya geldiğimizde önce giriş biletlerimizi alıyoruz. Nepal’de nereye giderseniz gidin girişler ücretli. Katmandu’da görülecek ilk yerlerden olan Boudhanath Stupa yaklaşık 36 m yüksekliği ile oldukça muhteşem görünüyor.

Stupa, kare ya da dairesel olan değişik kaidelerden ve bu kaideler üzerinde yarım küre biçiminde yükselen bir dolgu ve bu dolgunun üzerindeki şemsiye biçimli ögelerden oluşan içlerine girilmeyen yapılar. Önceleri Hindistan’da kralların gömülmesi için hazırlanmış bir tümülüs olarak inşa edilen stupalar, zaman içerisinde bir Budist tapınağı haline gelmişlerdir.

Katmandu’nun merkezinde yer alan Boudhanath Stupa Güneydoğu Asya’nın en büyük Budist tapınağı olup Dünya da ki en büyük Budist tapınaklarından biri. Beyaz kubbesinin üstünde küp biçimindeki yapının dört bir tarafında bir çift Buda’nın gözleri var. Yani Buda “her zaman gözüm üzerinizde” diyor.

Her Budist ömrü boyunca en az bir kez buraya gelmek zorunda hissediyormuş kendisini. İbadetleri esnasında stupanın çevresini dönüyorlar. Stupanın çevresinde saat yönünde dönmeniz gerek. Dönerken stupanın dua çarklarını döndürerek dua edebilirsiniz.

Stupa çevresinde dönerken rehberimizin özellikle vurguladığı tekli rakamlarla stupanın çevresini dolaşmak gerektiği. Yani fotoğraf çekerken 1 tur zaten atıyorsunuz. Eğer ikinci tura başlarsanız unutmayın üçüncü turu da yapın. Böyle bir inanış var. Ayrıca ellerinde 108 taneli tesbihleri var. Budist’lerde 108 sayısı çok önemlidir.

Stupa’nın yanında girdiğimiz küçük binada en büyük dua çarkı var. Dua çarkı sürekli döndüğü için fotoğraf çekmek zor hatta imkansız. Burada yine saat yönünde dönmeniz gerek. Eğer yanlış dönerseniz görevliler hemen uyarıyorlar.

Stupa çevresinde çok sayıda oturabileceğiniz kafeler, alışveriş yapabileceğiniz dükkanlar var.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Biz ilgimizi çeken Thangka (Thanka) yapılan mağazaya gidiyoruz.

Nedir Thangka? Haydi mağazaya girelim muhteşem eserleri incelerken Thangka hakkında bilgi verelim.

Thangka (Thanka) nedir?

Thangka’nın anlamı “tapınaktan mesaj” olarak bilinir. Thangka ilk olarak 15.yy civarında Nepal’deki Chitrakar kastı tarafından yaratılmış. “Chitrakar” kelimesi tam anlamıyla “resim yapımcısı” anlamına gelir. Kastlar mesleklerine göre ayrıldığından, Chitrakar’lar resim ve maskeler yaratmaktan sorumluydu. Farklı tanrıları ve ilahları tasvir eden çok karmaşık, çok detaylı ve yapılması gerçekten çok zor resimler.

Mağazada yapımında çalışanları gördüğümüzde ne kadar ince bir iş olduğunu anladık. Tibet Budizminde sayısız tanrı ve ilah olduğundan thangka resimleri çok sayıda farklı hikayeyi anlatmakta ve her biri kendi mesajını taşımakta. Tablolar yaklaşık 5 ay boyunca günde 7 saat çalışarak yapılıyormuş.

Thangka alırken bizim için öncelikle önemli olan tabi ki fiyatı. Thangka’nın fiyatı yapıldığı materyale, boyutuna göre değişmekte. Altın kullanılarak yapılanlar çok pahalı (1000-15000$ arasında).

Biz de cebimize uygun bir thangka aldık. Thangka tablolarını asmak için de özel çerçeve askılıklar var.

https://www.youtube.com/shorts/7mZoJdvetog?feature=share

Singing Bowl Meditasyon

Thangka aldıktan sonra şimdi ilginç başka bir yere gidiyoruz. Yoruldunuz, başınız ağrıdı ya da kendinizi iyi hissetmiyorsunuz mu haydi sağlık merkezine gidelim.

Ama bu gideceğimiz yer bildiğiniz sağlık merkezlerine benzemiyor. Singing Bowl Meditasyon Merkezine yani negatif enerjileri yok etmeye gidiyoruz.

Singing Bowl denilen çanaklar binlerce yıldan beri Budist ritüellerinde,  meditasyonda, sesle terapide, şifa çalışmalarında ve mekandaki negatif enerjileri temizlemede kullanılır.

Ses çanakları Tibet, Çin, Japon ve Nepal şifa yöntemlerinden biridir ve çok eski bir gelenektir. Meditasyon merkezine girdiğimizde hepimizi daire şeklinde oturtup nasıl uygulanacağını anlatmaya başladılar. Bir metal çanak ile sopa veya tokmaktan oluşan ikili.  Metal çanağın içi boş ya da su dolu olabilir. Metal çanaklar bizim hamam taslarından biraz daha büyük. Daha büyük yada daha küçük boyları da var. Tek bir seferde vurulduğunda ses çıkarabileceği gibi, tokmak kasenin ağız kısmında gezdirilerek sesin devamı sağlanır. Doğada sesler dalgalar halinde yayıldığı için bu ses dalgaları yayılma frekanslarına göre farklı isimlerle anılır.

Delta dalgası en düşük ses frekansını, theta uyku ile uyanıklık arasındaki yavaş aktiviteyi, alfa dalgası mental rahatlamayı, beta dalgası ise günlük yaşamımızda kullandığımız hızlı aktiviteleri ifade ediyormuş. Uygulayan kişi ses çanaklarını beden üzerine ya da bedenin etrafına yerleştirerek nazikçe çanaklara dokunarak uygulamayı yapar. Singing bowl’lar yani tibet çanakları beta frekansında bulunan beyni çok kısa bir süre içinde (6-7 dakika gibi) alfa dalgasına getirebilme yeteneğindeymiş.  Burada titreşimler beyin aracılığıyla bütün vücut hücrelerine yayılır ve vücuda nazikçe masaj yaparmış. Sessizlikte sopanın metal kaseye vurulmasıyla çıkan çınlamayı takip ediyorlar ve meditasyon başlıyor. Herkesin sessiz olması istendi.  Nesli ve gruptaki arkadaşlar denemeye katıldılar.

Israrlar üzerine ben de denedim. Aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz.

Ama aklım fotoğraf ve video çekmekte olduğu için ben o titreşimleri duyamadım. Sanırım fazla konsantre olamadım.   

Boudhanath Stupa’ya giriş ücretli. Nepal’de nereye girerseniz girin ücret ödeniyor.

Boudhanath Stupa’dan çıkıyor ve ünlü Durbar Meydanı’na gidiyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Durbar Meydanı

Durbar Square (Durbar meydanı) diğer adıyla Basantapur Durbar Meydanını gezeceğiz. Nepal- Katmandu Vadisi’nde 3 Durbar Meydanı vardır. Bunlar Katmandu Durbar Meydanı, Patan Durbar Meydanı ve  Bhaktapur Durbar Meydanı. Bu simge yapıların üçü de UNESCO Dünya Mirası Alanları’dır. Bu alanlar, 2015’teki depremde önemli hasar gördü, ancak yapıların çoğu hala duruyor veya yeniden inşa edilmekte. Durbar –kral demektir Square de meydan, yani Kral Meydanı. Nepal’in geleneksel mimarisini izleyebileceğimiz çok güzel yapılar ve tapınaklar göreceğiz, adı tapınak ama içlerine girilmeyen tapınaklar. 

Durbar meydanına girişte kişi başı 1000Rs alıyorlar ve meydanın haritasını veriyorlar. Haritada tapınakların nerede olduğu ve meydandaki yapılarla ilgili resimli açıklamalar var.

Eğer meydana bir kez daha gelecekseniz ve yanınızda bir fotoğrafınız varsa kart çıkartıyorlar, orada kalacağınız süreyi söylüyorsunuz, o zaman aralığında tekrar ücretsiz girebiliyorsunuz. Yanınızda fotoğraf yoksa, fotoğrafsız kart verip ertesi gün getirmenizi istiyorlar ve fotoğraflısını veriyorlar. Ama bizim gibi bir daha gelmeyecekseniz biletinizi boynunuza asıyorsunuz.

Meydanda büyüklü küçüklü çok fazla tapınak var. Satıcılar, sadular, uyuyanlar, yemek yiyenler, tapınanlar, hepsi burada. Çok renkli bir ortam görüyoruz.

Meydanda gördüğümüz tapınaklar;

Mahendreswar Tapınağı Şivaya  adanmış bir tapınak, Şiva boğanın üzerinde, elinde mızrağı ile şeytanı kovuyor ve tapınağı koruyor.

Taleju Tapınağı Tapınak sadece Dasain festivalinde açılıyor. Halka kapalı olan tapınak için daha yüksek başka yapı olmaması için yasa çıkarılmış. Sonradan bu yasa kaldırılmış ama yine de, 35 m yükseklikle Katmandu’nun en yüksek tapınağıymış. 

Kral Pratap ve Malla Sütunu Sütunun üst kısmında ki minyatür heykeller Kral Pratap Malla’nın ve çocuklarının heykelleriymiş. Kral, lotus şeklinde temsil edilen başkentin üstünde aslan tahtında otururken, iki eşi her iki tarafında, Kralın beş oğlu da etrafında, beşinci ve en küçük oğlu da önünde duruyor. Sütunun bulunduğu yer günün her saatinde güvercinlerle dolu oluyor.

Jagannath Mandir Sütunun arkasındaki pagoda tarzı tapınak bulunuyor. Tapınağın 16. yy’da yapıldığı söylense de tarihi daha da eski olabilirmiş. Tapınağın çatısı ve alt çatısını destekleyen dikmeler, Nepal tapınaklarında oldukça yaygın olan sayısız erotik oymalar içeriyor.

Siyah Bhairab ve Beyaz  Bhairab Jagannath tapınağının arkasında Şivanın korkunç yüzlü Bhairab figürü bulunuyor. On iki fitlik tek bir taş levhadan oyulmuş figürün 6 tane kolu var. Sağ elinin birinde kılıç, sol elinin birinde kesik kafalar, belinde de kesik kafalardan oluşan bir kemer var.  Ayaklarının altında ezdiği ceset ise cehaleti temsil ediyor. Efsaneye göre, önünde yalan söylemenin ölüm getireceğine, kan kusarak öleceğine inanılırmış. O nedenle; suç işleyenleri buraya getirirlermiş eğer yalan söylerse Şiva’nın laneti üzerine olacağına inanan kişi suçunu itiraf edermiş.

Beyaz Bhairab maskesi ise Kral Pratap Sütununun arkasındaki kafesli alanda saklanıyor. Kafesin delikli alanlarından bakılınca görülüyor. Sadece her sene Eylül ayındaki İndra Jatra festivalinde dışarıya çıkarılıyormuş. 

Hanuman Dhoka (Eski Kraliyet Sarayı) Sarayın içinde 10 tane meydan bulunuyor. Ama depremden sonra restorasyonlar nedeniyle bazılarını görebiliyorsunuz. Saraya girmeden hemen solda, kırmızı renkte boyanmış olan Maymun  Tanrı Hanuman’ın bir heykeli var.  Saray  Hanuman tarafından korunduğundan adını da ondan alıyor. Kırmızı bir şemsiye altında ve kırmızılı örtülerle örtülmüş vaziyette korunuyor. Yıllardır tapınmak için gelenler  kırmızı boyalarla yüzünü boyamışlar ve yüzü görünmez olmuş.

Maju Dega (Kayınvalide Tapınağı) Kral Bhupalendra Malla’nın büyükannesi olan Riddhi Lakshmi tarafından 1690 yılında yaptırılan bu tapınak 23 m ve tanrı Şiva’ya adanmış. Hemen önündeki beyaz uzun tapınak da aşk ve arzunun tanrısı Kam Dev’e adanmış. Kam Dev de Şiva’nın eşi…

Trailokya Mohan Narayan Temple beş katlı bir kaide üzerine yerleştirilmiş zarif üç katlı bir tapınaktır. Prithvibendra Malla tarafından 1679’da ölen kardeşi Nripendra Malla’yı onurlandırmak için inşa edilmiştir. Kral Bhupalendra’nın eşi Riddhi Lakshmi tarafından 1690 yılında buraya yerleştirilmiş. “Trailokya Mohan”, “Üç Dünyanın Vişnu’su” anlamına gelir. Bu temaya uygun olarak, çatı braketleri Vişnu’nun çeşitli enkarnasyonları ve ilişkili tanrılarla süslenmiştir. Anıtın alternatif adı Dasavatar Dekhaune Mandir’dir ve “Vişnu’nun On Enkarnasyonunun Tapınağı” anlamına gelir.

Gaddi Baithak Durbar Meydanı’nda bulunan neoklasik bir saraydır.

Chandra Shumsher Jang Bahadur Rana tarafından 1908 yılında inşa edilmiş ve taç giyme törenleri ve diğer ülkelerden gelen devlet başkanlarını karşılamak için kullanılmıştır.

Lohan Chowk Bu kraliyet sarayı ahşap işlemenin sanatsal detaylarını gösteren muhteşem bir yapı.

Sarayın avlusunu ve havuz kısmını gezdik.

Merhum Kral Mahendra Veer Vikram Shah’ın 22 Ocak 1962’de Janakpur Bang’deki bombalı saldırıda vurulan land rover jipi sergilenmekte

Kumari efsanesi (Yaşayan Tanrıça)

Evet yanlış okumadınız. Nepal’de yaşayan bir tanrıça var adı Kumari ve biz onu görmeye gidiyoruz. Nepal’de Kumari yani prenses olarak adlandırılan çocuk tanrıçaların kutsal olduğuna inanılıyor. Kumari, Nepal Kraliyet ailesinin ve ülkenin koruyucusudur. Her şehrin bir Kumari’si var fakat Katmandu’daki en kıymetlisiymiş, Kumari olacak çocuk 2-6 yaş arasındaki kız çocukları arasından seçiliyor. Seçilmek hiç de kolay değil. Kumari olmak için çok fazla kriter var. Peki Kumari seçilince yani tanrıça olunca hayat çok mu güzel geçiyor. Biz dinleyince hiç de kolay olmayan bir hayatları olduğunu öğrendik. Çocukluklarını yaşayamayan ve çocukların sahip olması gereken haklara erişemeyen bu tanrıçalar nasıl seçiliyor ve hayatları acaba nasıl?

Çocukların tanrıça olabilmeleri için oldukça fazla kriter varmış. Bu kriterlerden bazıları deniz kabuğu gibi bir boyun, inek gibi kirpikler, ceylan gibi baldırlara sahip olmak. Güzellik tamam olunca geçilmesi gereken 2 aşama daha varmış.

Birincisi; Kumari adayları kendilerinden önceki Kumari’nin sahip olduğu oyuncaklar ve ona ait olmayan oyuncaklarla birlikte bir odaya konuyor ve bir önceki Kumari’ye ait oyuncakları hissedip seçmesi bekleniyormuş. İkinci aşama biraz daha korkunç; çocukların ölmüş inek, domuz, tavuk kafası bulunan karanlık bir odada bir geceyi geçirmesi gerekiyormuş. Tüm bu aşamaları başarılı bir şekilde tamamlayan kız çocuğu, Nepal’in yeni tanrıçası olarak seçiliyormuş. Kumari’yi göreceğimiz eve gidiyoruz.

Kumari’yi göreceğimiz evin  renkli ve güzel aslanlı kapısından girdik fazla büyük olmayan bir avluya çıktık. Aslanların biri dişi diğeri erkekmiş ve sarayı koruyorlarmış.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Veeeee Kumari’yi görmek üzere evinin avlusunda beklemeye başladık. Kumari, hergün 09:00, 12:00, 16:30, ve 18:00 saatlerinde pencereden kendini gösteriyormuş. Biz saat 16:30 seansına yetiştik. Bahçede beklerken Kumari pencerede görünene kadar fotoğraf ve video çekebilirsiniz.

Hadi beklerken Kumari efsanesine bakalım. Tanrıça Telaju’nun enkarne olup Tanrıça Kumari’de bedenlenmesinin tarihi 13.yy’da başlar. Son Malla Kralı Jaya Prakash Malla her akşam sarayında herkesten gizli, odasında Tanrıça Taleju ile oyun oynamaktadır. Tanrıça Taleju’nun isteğiyle bunu hiç kimseye söyleyemez, karısına bile. Fakat karısı şüphelenmektedir. Bir akşam kocasının odasına gizlice girer ve ikisini görür. Bunun üzerine Tanrıça Taleju çok sinirlenir. Krala der ki; “Beni bir daha görmeyi ve ülkeni korumamı istiyorsan beni arayıp bulmalısın. Nevaların Shakya ırkından küçük bir kızın bedeninde olacağım.” Kral da bunun üzerine ülkedeki Shakya ırkından olan tüm küçük kızları araştırır. Günümüzde bunu krala bağlı Nevaların Shakya kolu yapmaktadır.  

Tanrıça olunca ne oluyor derseniz hayatı daha da zorlaşıyor. Kendilerine verilen başkent Katmandu’daki bir evde yaşayan Kumariler için artık oyun yok, arkadaş yok, koşup oynamak yok. Evin dışına yalnızca yılda sadece 13 kez çıkabiliyorlarmış. Sadece dini festivallere katılmalarına izin verilen bu çocuklar, dışarı çıktıkları zaman halk tarafından hediyelerle karşılanıyor. Kumari’nin ayaklarının yere basmaması gerektiğine inanıldığı için gittiği her yere kucakta taşınıyor ve ayaklarını özel bir kasenin içine koyuyor. Vücudundan hiç kan çıkmaması gerekirmiş ki, tanrısal gücü kaybolmasın. O nedenle hep el üstünde taşınıyor.

Günde yalnızca bir kere pencereden dışarı bakmasına izin verilen Kumari, turistleri ve halkı selamlıyor. Peki ailesi ile ilişkileri nasıl?, Ailesi Kumari’yi yılın belirli zamanlarında ziyaret edebilir, yani her zaman görmek yok, Zaten  Kumari’lerin aileleri dışında kimseyle konuşmalarına müsaade edilmiyor. Eğitimleri nasıl oluyor? Kumari okula gitmiyor, eğitimlerini evlerinde görüyorlar. Şimdi siz böyle bir hayat olmaz olsun dediniz değil mi? Zaten Kumari olan çocuk da hayatı boyunca tanrıça olarak kalmıyor.

Saflığın sembolü olarak görülen bu kız çocukları, regl görmeye başladıkları an tanrıçalıkları sona eriyor, vücuttan kan çıkınca ölümlü normal bir insana dönüşüyor ve yeni bir tanrıça seçiliyor. Çocuğun kurtulduğuna sevinmek gerek ama uzun yıllar bir tanrıça olarak ilgi gören, yıllarca kimseyle sosyalleşemeyen çocukların normal hayata adapte olmaları oldukça zor oluyor. Hiçbir erkek Kumari ile evlenmiyor. Çünkü Kumari ile evlenen erkeğin ömrünün kısa olacağına inanılıyor ve bu inanıştan dolayı çocuklar kimseyle ilişki kuramıyor. Düşünün bir kere; sen tanrıça olarak yıllarca el üstünde taşın, hayatın gerçeği olan bir değişimle “saflığını kaybettin” diye düşünülüp evden çıkarılıyorsun, unutuluyorsun, artık kimse seninle ilgilenmiyor ve hayatın boyunca yalnızlık ve yoksulluğa terk ediliyorsun. Gerçekten yazık demek. Ne diyelim biz Kumari seçilecek çocuklara çok üzüldük.

Çıkış saati yaklaşınca, askeri görünümlü birisi ortamın hazırlanması şeklinde işaretle talimat verdi, sonra anons yapıldı. Fotoğraf çekmenin yasak olduğu, sessiz olunması gerektiği gibi uyarılarda bulunuldu. Görevli herkesin arasında dolaşarak ayrıca ikaz etti. En sonunda küçük, makyajlı, süslü, püslü genelde kırmızılara bürünmüş bence 11-12 yaşlarında bir kız çocuğu pencerenin önünde belirdi. Yüzünde hiçbir mimik yok, ruhsuz boş bir bakış.  Biraz etrafa baktı ve bir işaretle oyundan sıkılan çocuklar gibi kaçarcasına pencereden uzaklaştı. Olay bu; Yaşayan Tanrıçayı gördük mü? Gördük ve bütün hayatı bu evin içinde kapalı geçen bu kıza gerçekten çok üzüldük. Kumari’nin fotoğrafını çekmek kesinlikle yasak. Kumari’nin fotoğrafını bir afişten çekip sizinle paylaşabiliyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Durbar  Square sanki açık hava müzesi gibi. Her yerde çifter çifter filler, aslanlar veya tanrı başlarının yer aldığı tapınaklar, muhteşem ahşap işçiliği ile yapılmış saray gibi eski evlerle dolu

Fotoğrafta gördüğünüz Hintli kadın güzel çantalar satıyordu epey bir süre peşimizden ayrılmadı. Hadi bir tane alalım dedik. Aman nasıl mutlu oldu. Çocuklar deseniz çok sevimli.

Durbar Meydanında gezimizi tamamlayınca hediyelik eşyaların satıldığı standları dolaşıyoruz.

Biraz dinlenmeyi sanırım hak ettik değil mi?

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.