Çankırı, Ülkemizin İç Anadolu Bölgesinde yer alan maalesef kendisini belki de yeterince tanıtamadığı için yerli ya da yabancı turistin çok fazla gelmediği bir ilimiz. Komşuları batıda Bolu, kuzeybatıda Karabük, kuzeyde Kastamonu, doğuda Çorum ve güneyde Ankara ile Kırıkkale’dir. Belki de çoğunluğumuz Çankırı adını özellikle kış turizminden biliriz çünkü Ilgaz dağları Kastamonu ile birlikte bu ilimizin sınırları içerisinde yer almaktadır.

Ilgaz Dağları’nın etkileyici manzaraları ve kayak turizminin önemli bir merkezi olan Çankırı, İç Anadolu’nun önemli turizm merkezi olan bir şehirdir. Çankırı’yı hatırladığımız ikinci önemli nokta ise mutfaklarda yemeklerimizde güvenle kullandığımız Çankırı kaya tuzudur. Amaaaa bu tuz nereden gelir, kaynağı nedir diye merak bile etmemişizdir.

Çankırı’ya nasıl gidebiliriz?

Çankırı’ya gelmek isteyenler kara ve hava yolu ile şehre ulaşabilirler. Ülkemizin hemen her şehrinden otobüs ile ulaşım sağlanabilir. Çankırı’ya özel araçlarınızla ya da İç Anadolu ve Batı Karadeniz arasında ulaşım sağlayan Karaelmas Ekspresi ile Zonguldak, Çorum, Karabük ve Ankara’dan ulaşabilirsiniz.

Peki biz hangi yolu tercih ettik? Biz 90 yıl sonra yeniden hareket eden “Tenezzüh yani Gezinti Treni” ile geldik. Neden mi yeniden dedik? Çankırı’da 1934 yılında başlayan ve 4 yıl sonra durdurulan “Tenezzüh Treni” seferleri, 90 yıl sonra “Turistik Tuz Ekspresi” adıyla yeniden seferlere başladı. Ankara-Çankırı-Ankara güzergahında Cumartesi günleri günübirlik olarak sefer yapacak turistik tren ilk seferine 18 Mayıs 2024 tarihinde başladı. Sonra 25 Mayıs, 1 Haziran ve 8 Haziran tarihlerinde günübirlik olarak turlarına devam etti. Kaya tuzunun başkenti olarak anılan Çankırı’nın bu konseptine uygun şekilde isimlendirilen tur “Tuz Ekspresi” ismini aldı.

Sosyal medyada gördüğümüz bir broşürden Çankırı’ya doğru Turistik Tuz Ekspresi ile 1 Haziran’da yola çıkıyoruz.

Ankara’dan saat 07.50 de hareket edecek trene binmek üzere Ankara Garına geldik.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Garda bizleri Tuz Ekspresinin maskotu Tuzi karşıladı. Çankırı’da yıllar önce yaşamış Kılıç Dişli Kaplanı temsil eden Tuzi çok sevimliydi.

Tren saatini bekliyoruz.

İşte trene binme vakti geldi.

Çok değişik tur şirketlerinin düzenlediği Tuz Ekspresi turuna biz Arion Tur ile katıldık.

Çok keyifli başlayan turumuzda trene bindiğimizde koltuklarımıza oturduğumuzda sabah kahvaltısı olarak masalarımızda “Küpecik Peynirli Eldivan Çöreği” ve meyve suyu bizleri bekliyordu. İlk molamızı Elmadağ’da yaklaşık 50 dakika sonra verdik.

Trende hepimize Çankırı hakkında broşür ve günün anlamını belirten hatıra tren biletleri verilmesi çok hoş bir davranıştı.

Yaklaşık 15 dakika süren mola sonrası yolumuza tren içinde şarkı ve türkü söyleyerek devam ettik.

Trende tüm vagonları dolaşarak şarkılar söyleyen gençlere Tuzi ile birlikte eşlik ettik.

Trende yol güzergahını yakından gördük.

Yaklaşık 3 saat sonra yolun nasıl bittiğini anlamadan saat 11.00’de Çankırı Garı’na gelmiştik.

Çankırı Garı’nda tam bir şölen havası vardı. Folklor ekipleri bizleri karşıladı ve Yaran gösterisi sundular.

Çankırı Garı’nda yaşadığımız güzel anıları cebimize koyarak bizleri gün boyunca gezdirecek otobüslerimize bindik.

Kimin nereye bineceği, hangi koltukta seyahat edeceği, gezeceğimiz yerlerin programı her şey çok düzenli bir şekilde ayarlanmış ve önceden hepimize bildirilmişti.

Her otobüste yerel bir görevli bulunması ve bizleri bilgilendirmesi çok güzel bir hareketti. Otobüslerimize binerek ilk durağımız olan Yer altı Tuz Şehri’ne doğru yola çıktık.   

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Yer Altı Tuz Şehri, şehir merkezine 18 km uzaklıkta Balıbağı Köyü sınırlarında bulunmakta. Mağara çevresindeki arkeolojik buluntular yaklaşık 5000 yıldır bölgede tuz üretiminin yapıldığını göstermektedir.

Yer Altı Tuz Şehri

Tuz Şehrine geldik.

Mağara girişinde bizleri bilgilendirecek olan görevli ile birlikte mağaraya girmeye başlıyoruz.

Yaklaşık yerin 150 m altında bulunan, büyüklüğü ile büyüleyici bir atmosfere sahip şehre doğru gidiyoruz.

Mağara Türkiye’nin en büyük tuz rezervlerine sahiptir.  Kaya tuzu tabakaları 37-24 milyon yıl önce oluşan çökel tabakaların arasında bulunur. Bu tuz yataklarının Hititler zamanından itibaren işletildiği tahmin edilmektedir.

Mağarada bulunan galerilerin yüksekliği 6-8 metre arasında değişmektedir ve toplam alanı 800 dönüm, uzunluğu ise 8 km’ye ulaşmaktaymış.

Rehberimiz Çankırı’daki mağaranın dünyanın en büyük tuz mağaralarından biri olduğunu ve 400 yıl Türkiye’ye, 14 yıl da dünyaya yetebilecek rezerve sahip olduğumuzu belirtti.

Tuz sağlıktan tekstile, gıdadan sanayiye kadar birçok alanı kapsayan bir ham madde.

Kaya tuzu biriminin kalınlığı 200-300 m arasında değişmektedir ve üzerinde 150-200 m yüksekliğinde başka tür kayalar bulunmaktadır.

Mağara içi sıcaklığı 13-14C olduğu için yanınızda uygun kıyafetleriniz olsun.

Ancak biz bu sıcaklıkta hiç de rahatsız olmadık. Hatta mağara içindeki hava nefes açıcı, temiz ve insanı çok ferahlatıcı.

Galeriler oldukça büyük hatta kamyonların bile girebileceği büyüklükte.

Galerileri gezerken Fransız İşletmeciliği zamanından kalma raylar ve dekovil örnekleri ile dönemin yetkililerinin kullandığı fayton da görüyoruz.

Galerilerin çok geniş olduğu yerlerde tuzdan yapılmış eserler sergilenmektedir.

Mağaranın ilginç bir bölümüne daha geldik. Burada yakın zamanlarda bulunan bozulmamış tavşan ölüsü mağarada sergilenmektedir. Hemen burada bulunan eşekten de bahsedelim. Mağarada 200 yıl önce tuz yatağına düşerek ölen eşek bozulmadan günümüze kadar kalmıştır, ancak Ankara MTA müzesine taşınan eşek bozulmaya başlayınca yeniden tuz mağarasına geri getirilmiş.

Tuzlu ortam anti bakteriyeldir, mikrop bakteri üreyemez, bu nedenle çürüme olmamaktadır.

Mağaranın sanatsal faaliyetler ve çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapması planlanmaktadır.

Mağarayı gezerken yoruldunuz mu tuzdan yapılmış yerlerde dinlenebilirsiniz.

Mağaradan çıkarken Küpecik peynirinin nasıl yapıldığını gösteren bölümü görüyoruz.

Mağaraya hayran kalarak çıkıyoruz.

Mağara çıkışında tuzdan yapılmış eşyalar (özellikle tuz lambaları) ve tuz alabilirsiniz.

Ziyaret saatleri: her gün 09.30-17.30. Giriş ücretli.

Uçak Kütüphane

Şehir merkezine dönerken gördüğümüz uçak nedir diye sorduk? Sizce cevap ne olabilir.? Orası bir kütüphane imiş. Evet yanlış duymadınız. Orası bir kütüphane. Uçuş ömrünü tamamlamış Airbus A300 tipi uçak Çankırı Belediyesi’nin temalı kütüphaneler projesinin önemli ayaklarından birisi. Kütüphane çocukların ve gençlerin kitap okuma alışkanlığını artırmak için yapılmış. Rehberimiz uçak temasının yanı sıra gemi ve tren temalı kütüphanelerin de şehrin değişik yerlerinde olduğunu söyledi. Keşke vaktimiz olsaydı ve görebilseydik.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Tura başlamadan bizlere verilen programa göre rotamız Taş Mescit’e

Taş Mescit (Cemaleddin Ferruh Darulhadisi)

Halka arasında Taş Mescit olarak bilinen Selçuklular Döneminden kalan en önemli yapı Cemaleddin Ferruh Şifahanesi ve Darülhadisi’dir.

Halen mescit olarak kullanılan eser Cumhuriyetin kuruluşuna kadar uzun yıllar Mevlevihane olarak da hizmet vermiştir. 

Burada bulunan iki adet yılan figürü, günümüzde tıp sembolü olarak kullanılıyor.

Aynı zamanda bir anıt mezar olan eserde iki adet mezar odası yer almaktadır. Kuzey cephede yer alan mezar odasında bir sanduka yer almaktadır. Bu mezar odasında ortada yer alan tabutun, eserin banisi Cemalettin Ferruh’a ait olduğu düşünülmektedir. 

Mevlevihane’nin içindeyiz.

Yerel ürünlerin lezzeti

Tur programımıza göre sıra geldi Çankırı’nın yerel yemeklerini tatmaya. Herkes için menü şeklinde olan yemeğimize tutmaç çorbası ile başlıyoruz.

Sonra sarımsaklı et ve pilav ile devam ediyoruz.

Yanında salata, kızılcık şerbeti ve su var. Soframız ayrıca küpecik peynir ile süsleniyor. Yemek sırasında asıl sürpriz ise tuzda et oluyor. Menüde yer almayan bu lezzet ekstra olarak tadımlık şeklinde hepimize ikram ediliyor. Özellikle etin tuzdan çıkarılma gösterisi herkes tarafından ilgi ile izlendi.

Tuzda balığı duymuştuk ama tuzda et de çok lezzetliydi. Üzerine ise yumurta tatlısı geliyor.

Lezzetli yemek sonrası uzun bir yürüyüş başlıyor. Hani her zaman deriz bir şehri keşfetmek yürümekle olur diye. İşte yürüyüşümüz sırasında göreceğimiz yerler.

Buğday Pazarı Medresesi

İl Merkezinde Buğday Pazarı Camii avlusunda yer alan eser 18.yy’dan günümüze ulaşmıştır. 

Buğday Pazarı Medresesi’nin Sofizade Mustafa Hazım Efendi tarafından yaptırıldığı ve 19 yetişkin öğrencinin eğitim gördüğü bilinmektedir.

İki katlı olarak inşa edilen yapı yan yana odacıklardan oluşmuştur.

Çivitçioğlu Medresesi

Buğday Pazarı Medresesi’nden Çivitçioğlu Medresesi’ne gidiyoruz.

Medrese iki katlı olup 17.yy’dan günümüze ulaşmış ve Türk süsleme sanatlarının üretildiği ve sergilendiği bir kültür ve sanat merkezi olarak hizmet vermektedir.

Medresede gördüğümüz sadaka taşına herkes gönlünden bir şeyler bırakıyor.

Burada çok güzel bir ney konseri dinledik.

Herkesin ağzına sağlık diyerek tur programına devam ediyoruz. Rotamız Çankırı Müze’sine

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Çankırı Müzesi

Halkevi binasının alt katında 1972 yılında bölgeden derlenen 116 eserin sergilenmesi ile hizmet vermeye başlamıştır.

Müze II.Abdülhamit döneminde yaklaşık 90 yıl hükümet konağı olarak hizmet vermiş olan Eski Hükümet Konağı binasına 2017 yılında taşınmıştır.

Müze 4 katlı olup  zemin katında yer alan Arkeoloji bölümünde; Kalkolitik ve Tunç Çağı ile Hitit, Hellenistik, Roma ve Doğu Roma Dönemlerini kapsayan eserler kronolojik bir düzende eser gruplarına göre ayrı salonlarda sergilenmektedir.

Müzede özellikle Arkeoloji Literatürünün en bilinen eserleri arasında yer alan İnandık Vazosu imitasyonu ile bu eserin bulunduğu İnandık Höyük kazısı ilgi çekicidir.

Müzenin 1. katında halkın yaşam tarzını ve yörenin sosyokültürel özelliklerini yansıtan eserler tanıtılmaktadır. Geleneksel Mutfak ve Mutfak Eşyaları, Türk İslam Eserleri, Dokumacılık, Geleneksel Giyim-Kuşam, Tıp-Şifa, Aydınlatma, Ağırlık Ölçüm Aletleri gibi farklı temalarla bu bölümde sergilenmektedir.

Ziyaret saatleri: Her gün 09.00-17.00 açık. Pazartesi hariç. Giriş ücretsizdir.

Tarihi Çamaşırhane Müzesi 

Abdülhamid Dönemi’nde inşa edilen Tarihi Çamaşırhane ülkemizdeki çamaşırhanelerin en büyüğü olarak bilinmektedir. Tarihi Çamaşırhane 1980 yılından 2004 yılına kadar kaderine terk edilmiş virane durumda iken restore edilmiş ve 2016 yılında müzeye dönüştürülmüş. 

Bu şirin müzeye girdiğimizde görevli gerçekten çok ilgili ve bilgili bir şekilde, sıkmadan, yormadan detaylı biçimde anlatıyor. Gençlerimizin hiç yaşamadığı, biz ruhu gençlerin ise bizzat görüp yaşadığı çamaşır yıkamanın tarihçesine götürüyor bizleri.

Teknolojinin çok geliştiği dönemde unutulmuş, geçmiş yıllarda yaşanan mahalle kültürümüzün içinde bulunan bal mumu heykeller ile gelecek nesillere hatırlatılması sağlanıyor. 

Tarihi çamaşırhane modern müzecilik anlayışının dışında sanatsal ve kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır. 

Günün yorgunluğunu atmak ve dinlenme molası için ünlü Hazımiye Gazozcusu’na uğradık.

Hazımiye Gazozcusu

Buğday Pazarı Camii ve Hazımiye Medresesi karşısında hizmet veren  “Hazımiye Gazozcusu”  Uzunyol başı, İmaret girişinde hizmet vermekte.

İşte yine zamanda yolculuğa çıkacağımız yerdeyiz. Özellikle 1970’li, 80’li, 2000’li yılları yaşamak isteyenler için bulunmaz bir yer.

Biz içeri girdiğimizde Vefa Gazozcu’sunu hatırladık. Burada da belki hiçbir yerde bulamayacağımız, 200-250 ml’lik rengarenk şişelerde kiviliden yaban mersinliye, damla sakızlıdan demir hindiliye, bergamotlu’dan zencefilliye, kahveliye, naneliye kadar çok çeşitli gazoz sevenlerini bekliyor.

Eğer vaktiniz varsa şöyle gazozunuzu alıp (ama ne çeşit isterseniz) taş plak, kaset, ve  bibloların süslediği mekanda eski dergileri karıştırırken dönemin popüler Türk hafif müziği parçalarını dinleyerek zaman geçirebilirsiniz.

https://www.youtube.com/shorts/UZ0N3UfNb4s?feature=share

Bizim vaktimiz olmadığı için hızlı bir şekilde gazozlarımızı alıp yola koyulduk.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Çankırı Evleri

Çankırı’da bulunan toplam 108 ev Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun kararı ile koruma altına alınmıştır.

Çankırı Evleri, Türk Evi’nin tüm özelliklerini taşımakla birlikte; genellikle iki katlı yapılmıştır.

Birinci kat kışlık olarak tasarlanır, burada mutfak ve oturma odaları bulunur. İkinci kat manzaraya sahiptir ve genellikle misafirler için ayrılmış olan kattır.

Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesi

Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesi şehrin merkezinde olup tarihi 1870’li yıllara kadar giden eski bir konağın restore edilip müze haline getirilmesi ile oluşmuştur.

Müze planına bakarak daha çok ilgi duyduğunuz bölümlere gidebilirsiniz.

Müzenin içeriği, Ferit Akalın’ın bağışladığı radyo koleksiyonu ile yıllar içinde derlenen sözlü tarih kayıtları, belgesel çekimleri ve ulusal arşiv taramaları gibi sözlü ve basılı kaynaklardan oluşmaktadır.

Müze iki katlı olup, ilk katında, en eski iletişim aletleri gösterilir. Eğitilmiş güvercinler, papirüs bitkisinden üretilen tabakalar ve nihayet Çin’de kağıdın icadı anlatılır.

Müzenin ikinci katında, telgraf, telefon, radyo ve nihayet televizyon tarihi anlatılır. Bu katta Ferit Akalın’ın hayatının ve Çankırı yöresel dilinin anlatıldığı bölümler de vardır.

Peki Ferit Akalın kimdir? 1939 yılında Çankırı’da doğar. Çankırı’da ki tek radyo teyzesinin evindedir ve sürekli radyo ile ilgilenir. Henüz öğrenci iken radyo yapımı ve tamiriyle uğraşmaya başlar. Ferit Akalın’ın radyo merakı, Çankırı’da ilk televizyon antenlerini kurması, radyo sinyalleri ile uzaktan kumanda kullanarak Çankırı’da ilk televizyon yayınının seyredilmesini sağlar. Yıllarca biriktirdiği çok özel radyoları bu müzeye bağışlar.

Müzenin temel amacı, iletişim araçlarının hızlı değişimi içinde, iletişimin tarihsel gelişimini insan hikayeleri ile anlatmaktır. Müzenin iletişim teması ise Çankırı yerelliğini öne çıkaran arşiv kayıtları, hikayeler ve belgeleri ana unsur olarak merkeze almaktır.

Bu anlamda, objesi iletişim olan müze, ziyaretçilerin aynı zamanda kullanıcısı da olabildiği iletişim araçlarına sahiptir. Eğer isterseniz müzede radyo yayını yapabilir, mektup yazabilir, kartpostal gönderebilir ve daha birçok iletişim medyasını deneyimleme imkanı bulabilirsiniz. Her müzeyi gezerken söylediğimiz sözümüz. “Geçmişi geri getiremeyiz ama müzeler sayesinde zaman tünelinden geçip geçmişe gidebiliriz”.

Saat Kulesi

Çankırı Saat Kulesi’nin bulunduğu noktadaki ilk saat kulesi 1869 yılında yapılmış, 1901 yılında dikilen mevcut saat kulesi ise 1948 yılında bugün bulunduğu noktaya taşınmıştır. İlk saat kulesinin akıbeti belirsizdir.

Müzeden çıktıktan sonra şehri panoramik yürüyerek tuz almaya gidiyoruz. Hepimiz kullanacağımız tuzları alırken aynı zamanda tuzdan yapılmış olan malzemeleri de inceliyoruz. Tuz lambası buraya gelmişken mutlaka alınmalı. Çünkü Çankırı kaya tuzu, lamba formuna getirilerek sürekli ısıtılmak suretiyle havaya negatif iyonlar salar, ortamdaki zararlı elektriği nötr yapar ve baş ağrılarını engeller. 

Çankırı gezimizi tur programı dahilinde tamamlayarak tren garına doğru gidiyoruz.

Saat 19.40’ta trene bineceğiz. Yine yaklaşık 3 saat sürecek yolculuğumuzun ardından 23.00 civarında Ankara Garı’nda olacağız.

Trene bindiğimizde çok güzel bir gün geçirdiğimizi düşünerek biraz dinleniyoruz ve herkese mutlaka Çankırı’ya gelmelerini ve şehrin güzelliklerini görmelerini tavsiye ediyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.